Orhan Gazi Dönemi Cuma Camilerinden
Işıklı Camii; Kocaeli’nin İzmit ilçesinin Bağlıca köyünde bulunmaktadır. Bağlıca köyü Oruçhanlı, Toramanlar ve Ortaköy birimlerinden meydana gelmektedir. Oruçhanlı, Bağlıca köyüne 3,5 km mesafede İzmit’e en yakın birimidir. Köy, bulunduğu tepenin güneye bakan yamaçları üzerindedir. Toramanlar Oruçhanlı’nın bulunduğu tepenin güneyindedir. Ortaköy Bağlıca tepesinin doğusundaki tepe üzerindedir. Köy batıdan Kandıra’nın Kaymaz Erikli, kuzeyden Tahtacılar köylerine, doğudan Düğmeciler, Güneyden Güvercinlik köylerine komşudur. Köyün güneyinde Tokat deresi, kuzeybatısında Erikli deresi vardır. Oruçhanlı halkı Orhan Gazi’nin bölgeyi fethinden sonra ilk yerleştirilen Türkmenlerden oluşmaktadır. 732 numaralı Osmanlı tapu tahrir defterinde ilk defa Oruçhanlı adıyla geçmektedir. 19. yüzyıl nüfus defterlerinde Roçkan olarak yazılmıştır. Oruçhanlı bir Türkmen Yörük boyunun ismidir. Aynı isimli köylere Maraş civarında da rastlanmaktadır.
Işıklı Camii, Orhan Gazi (1324-1362) döneminde bölgenin fatihi Gazi Akçakoca tarafından yaptırılmıştır. Günümüze dek “Cuma camisi” olarak adlandırıla gelmiştir. Bu camilerin etrafındaki kamusal alan zamanla mezarlığa dönüştüğünden günümüzde bu camilere “mezarlığı camisi” de denmektedir. Cami, Ortaköy’ün güneyinde köy mezarlığının da bulunduğu yaklaşık 33 dönümlük arazi içinde yer almaktadır. İzmit Belediyesince camiyle birlikte şadırvanı da yeniden yapılmıştır. Mezarlıkta bir tane (H 1266-M 1850) yılı tarihli Osmanlıca yazılmış bir mezar taşına rastlanmıştır.
Kadir gecesi ve diğer mübarek gecelerde ışık süzüldüğü rivayet edildiği için Işıklı Camii adıyla anılagelmiştir. Işık, hem doğu hem batı mitolojilerinde çokça karşımıza çıkan kutlu motiflerden biridir. Işık Türk mitolojisinde tanrıyı temsil eden kutsal bir boyut taşır. Etnolog, sosyolog, tarihçi ve din adamlarına göre ise, “kutsal gelenekler, ilkel inanışlar, örnek modeller” anlamını taşır.
Tekkelerde çile çekme sırasında ışıkla ilgili inançlarla karşılaşılır. Sultan Veled halvete girip kırk gün sonra çileden çıktığında, Mevlânâ oğlunun nura gark olduğunu görür. Evliya Çelebi de seyahatlerini Peygamber Efendimizi bir ışık motifi içinde gördüğü rüyasına bağlar.
Cuma camileri; çevre köylerde yaşayanların haftada bir kez de olsa kalabalık gruplar halinde toplanarak, sosyal dayanışmanın önemli bir göstergesinin zeminini oluşturdukları Cuma ve bayram namazlarının eda edildiği camilerdir. Buralarda çok sayıda yerleşim yeri sakininin bir araya gelerek ibadet ettiği, katılımın mevsimine göre çok geniş olduğu, bazen yemekli yapıldığı ve ibadetlerin bir şölen havasında eda edildiği anlatılmaktadır. Bugün bu camilerin bulunduğu mezarlıklarda köylüler geleneksel haline gelen “ahde vefa” programları düzenlemektedir.
Kandıra’da İncecik ve Kütükçüler köylerinde bulunan Orhan Camileri etrafında hıdrellez özel gün ve şenliklerin yapıldığı ifade edilmektedir. Aynı zamanda bu yapılar “ayende ve ravende”ye (gelene-gidene) de hizmet vermektedir. Işıklı Camii de bugün Kaymaz-Kandıra Cezaevi bağlantılı Kaymaz-Ağva Karayolu Proje yolunun 100 metre kuzeyinde bulunmaktadır. Işıklı Camii’nin köy ve çevresindeki Kışlalar mevkii, Hasan-Hüseyin geçidi gibi mevki adlarından geçiş güzergâhı üzerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Cuma camileri, Orhan Gazi döneminin karakteristik uygulamalarındandır. Osman-Orhan Gaziler döneminde Kuzeybatı Anadolu’yu fetheden Osmanlı kumandanı Gazi Akçakoca Bey’in fetih alanında çandı tarzında inşa edilmiş camiler vardır. Akçakoca Bey, bir imar programı kapsamında Selçuklu Türklerinin Cuma camileri geleneğini yeni fethettiği bölgede de sürdürmüştür. Diğer Cuma camileri gibi Işıklı Camii de “çandı” tekniği ile inşa edilmiştir. Osmanlı Türkleri, yeni yerleştiği coğrafyada Bizanslı unsurların kiliselerine dokunmadan ve onların taş mimarilerini taklit etmeden kendilerine özgü ahşap mimari geleneği oluşturmuş, böylelikle manevi dünyadaki hoşgörülerini, maddi âlemde de gösterme inceliği sergilemişlerdir. Çandı, kertilip birbirine geçirilen uzun kütüklerle, çivisiz olarak yapılmış binalara verilen addır. Kuzey Anadolu’da kırsal alanlarda meskenlerde yaygın olarak görülen bu sistem, ormanlık yerleşimlerde mescit, cami ve türbe gibi dinî yapıların inşasında da kullanılmıştır.
Işıklı Camii’nde olduğu gibi planı bilinen diğer çevre camilerinden Kütükçüler, İncecik, Emirler, Üğümce cami planları, ortada harim, iki yanda ve arkada son cemaat yeri olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır. Üğümce Camii hariç diğer cami planlarında doğu ve batı koridorları ve son cemaat yerleri simetriktir. Üğümce Camii’nin doğu son cemaat yeri genişliği 200 metre iken batı son cemaat yeri 100 metre civarındadır. Ancak her ne şekilde olursa olsun güney cephesi dış duvar olan harimin üç duvarı, son cemaat yeri duvarları ile ortaktır. Böylelikle ortada sıcak ve soğuktan etkilenmeyen dört duvarı çandı sistemi ile yapılmış bir harim kısmı ortaya çıkmıştır. Aynı durum çandı evler için de geçerlidir.
Bir ara Işıklı Camii’nin mezarlıktaki şimdiki yerinden kaldırılıp malzemesi ile Ortaköy’de eski caminin yerine yapılması düşünülmüş. Ortaköy’de Tıngıroğlu bu işin öncülüğünü yapıyormuş. Odunların bir kısmını getirmişler ancak o ara camiyi yaptıracak Koca Hoca’nın mandaları pınara düşüp ölmüş. Hayvanları ölünce Koca Hoca’nın aklı başına gelmiş “biz bu belayı buradan bulduk” demiş ve getirdikleri ağaçları da gerisin geri götürmüşler. Yaptıkları hata karşılığında Işıklı Cuma Camii’nin tavanını yenileyerek camiye esaslı bir tamir yapmışlar.
Cami temeli yaklaşık 0,35-0,40 metre kalaslar üzerine 2,00 metre kalınlığındaki döşeme altı kirişleri ızgara şeklinde döşenmiş ve cami bu temel üzerine oturtulmuştur. Böylelikle cami tabanı kalaslarla yukarı kaldırılmak suretiyle alttan hava akımı sağlanmış ve yağışların yapıya temas etmeden akıp gitmesini sağlayan bir temel sistemi inşa edilmiştir. Cami harim ve son cemaat yeri ile birlikte 4 bölümden oluşmaktadır. Düz tavan iki yanlarda geniş revak ve arkada ferah son cemaat yeri Orhan Gazi camilerinde uygulanan plandır. Güney cephesi dış duvar, diğer üç cephesi içte 3 son cemaat yeri koridor duvarı ile çevrilidir. Uzun kenarları kuzey-güney doğrultuda dikdörtgen planlıdır. Kuzey duvarının ortasından eşit iki kanatlı kapı ile girilir. Duvarlarda küçük hava alma delikleri bulunmaktadır. Kuzey cephesi boyunca devam eden son cemaat yerinin bitiminden güney cephe duvarına kadar devam eden kuzey-güney doğrultusunda derin dikdörtgen planlıdır. Kuzey cephesi boyunca devam eden son cemaat yerinin bitiminden güney cephe duvarına kadar devam eden kuzey-güney doğrultusunda derin dikdörtgen plana sahiptir. Çatı; beşik örtü sistemiyle inşa edilmiştir. Çatının mimari özellikleri de son cemaat yerlerinin sonradan ilave olmadığına işaret etmektedir.
KAYNAKÇA
Mehmet Naci Önal, “Türk Mitinin Oluşumunda Işığın Rolü”, Journal of Turkish Studies, Şinasi Tekin Hatıra Sayısı II, 2007, s. 145-158; Ahmet Ali Bayhan, “Ordu’da Yeni Tesbit Edilen Ahşap Camiler”, Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 2006, S. 18, s. 33-48; Alaattin Dikmen, “Sosyal ve Geleneksel Boyutlarıyla Bursa Dağ Yöresi Cuma Camileri”, CBÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, C.12, S.1; Yusuf Burak Dolu, “Kocaeli ve Çevresinde Çandı (Ahşap Yığma) Teknikle Yapılmış Camiler”, Akçakoca Sempozyumu, Bildiriler, s. 1685-1701; Ekrem Hakkı Ayverdi, İstanbul Mi’mârî Çağının Menşe’i Osmanlı Mi’marîsinin İlk Devri 630-805 (12301402), İstanbul 1966, s. 120-133; Rahime Yiş, İzmit ve Kandıra Yöresi Çandı Evleri”, I. Uluslararası Kocaeli ve Çevresi Kültür Sempozyumu” 20,21, 22 Nisan 2006 Kocaeli, Bildiriler, C. III. Kocaeli, 2007, s. 1315-1322; N. Tezcan, “Evliya Çelebi’nin Rüyasındaki Cami”, Doğumunun 400. Yılında Evliya Çelebi, Ankara 2011, s. 54-57; Selahaddin Bekki, “Türk Mitolojisi’nde Kurban,” Akademik Araştırmalar, 1996, Sayı 3, s. 16-28; Besim Atalay (trc), Divan-u Lügati’t-Türk, TDK Yayınları, 4 Cilt, Ankara 2000, s. 15; Hüseyin Doğan, “Kars Caferilerinde Dini İnanç ve Sosyal Pratikler”, Mezhep Araştırmaları Dergisi 2017, S. 10, s. 113-147; Adem Arı, “Tarihi ve Kültürel Yönleriyle Köylerimiz, Bağlıca”, İzmit 2015; Oktay Aslanapa, Osmanlı Mimarisi, İş Bankası Yayınları, Eylül 1996. s. 2.
Adem ARI